-
1 görme yetisi
-
2 görme yetisi
sight -
3 görmez
1. أعمى [أَعْمَى]Anlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. ضرير [ضَرِير]Anlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ3. كفيف [كَفِيف]Anlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ4. مكفوف [مَكْفُوف]Anlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ5. عم [عَمٍ]Anlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ -
4 yeti
yeti s -
5 Augenlicht
das \Augenlicht verlieren gözü sönmek -
6 basar
arapça بصر 1.görme. 2.görme yetisi. -
7 أعمى
أَعْمَى1. görmezAnlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. körAnlamı: görme duygusu olmayan3. âmâAnlamı: kör, görmez -
8 ضرير
ضَرِير1. görmezAnlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. körAnlamı: görme duygusu olmayan3. âmâAnlamı: kör, görmez -
9 عم
Iعَمٍ1. görmezAnlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. körAnlamı: görme duygusu olmayan3. âmâAnlamı: kör, görmezIIعَمّemmiAnlamı: amca -
10 كفيف
كَفِيف1. görmezAnlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. körAnlamı: görme duygusu olmayan3. âmâAnlamı: kör, görmez -
11 مكفوف
مَكْفُوف1. görmezAnlamı: görme yetisi olmayan, kör, âmâ2. körAnlamı: görme duygusu olmayan3. âmâAnlamı: kör, görmez -
12 görü
görü s2) Sicht f, Sichtverhältnisse pl -
13 Sehkraft
-
14 Sehvermögen
Sehvermögen <-s> ntkein pl görme yetisi
См. также в других словарях:
görü — is. 1) Görme yetisi 2) Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret Buranın görüsü geniş. 3) fel. Dolaysız kavrama, birden kavrama Birleşik Sözler hoşgörü içgörü öngörü sağgörü … Çağatay Osmanlı Sözlük
basar — (A.) [ ﺮﺼﺑ ] 1. görme. 2. görme yetisi … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
görüm — is. Görme yetisi Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir … Çağatay Osmanlı Sözlük
işlev — is. 1) Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon Muammer, işlevini yerine getirdi, haklı olarak birçok seyirci kazandı. H. Taner 2) top. b. Bir yapının gerçekleştirilebileceği ve onu başka yapılardan ayırt etme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basar — 1. is., esk., Ar. baṣar 1) Göz 2) mec. İleriyi görme, algılama yetisi 2. is., hlk. Merdivenin ayakla basılan yüzeyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kör — sf., Far. kūr 1) Görme engelli Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür. N. Cumalı 2) Keskinliği yeterli olmayan Kör bıçak. Kör makas. 3) Az aydınlık veren Sahanlığın üstünde bir kör kandil… … Çağatay Osmanlı Sözlük